Bir yıllık DSADijital Hizmetler Yasası internetimizi nasıl etkiliyor?

Dijital Hizmetler Yasası (DSA) AB'de bir yıldır yürürlükte. İnternet güvenliğine ilişkin pek çok güncel tartışmada DSA'ya atıfta bulunulmaktadır. Örneğin, dezenformasyon kampanyaları söz konusu olduğunda. Ya da Elon Musk veya Mark Zuckerberg gibi kişilerin büyük sosyal medya platformları üzerindeki endişe verici etkisi söz konusu olduğunda. DSA tam olarak ne yapıyor? Yasa bizi hangi tehlikelere karşı koruyor? Ve sansür iddiaları ne anlama geliyor?

Dijital Hizmetler Yasası (kısaca DSA), 17 Şubat 2024 tarihinden bu yana internetteki tüm şirketler için yasal olarak bağlayıcı olan bir düzenlemedir. Çevrimiçi sağlayıcının Avrupa Birliği (AB) merkezli olup olmaması önemli değildir. Hizmetlerini AB'de sundukları andan itibaren DSA'nın gerekliliklerine uymak zorundadırlar. DSA ile Avrupa Birliği, tüm insanların haklarının internet platformları tarafından korunmasını sağlamak istiyor. Tüm vatandaşlar kullandıkları dijital hizmetlere güvenebilmelidir. Ve hangi dijital hizmetleri kullandıklarından bağımsız olarak herkes internette güvenli bir şekilde gezinebilmelidir. DSA medyada genellikle sosyal medya platformlarıyla ilgili olarak yer almaktadır. Ancak DSA, büyük çevrimiçi pazar yerleri ve arama motorları için de geçerlidir.

Almanya'da DSA, ulusal yasaya Dijital Hizmetler Yasası olarak çevrilmiştir. Koordinasyon makamı Federal Ağ Ajansı'dır. Bağımsız bir koordinasyon merkezi (Dijital Hizmet Koordinatörü) olarak, düzenlemelere uyumu denetlemekten sorumludur. Vatandaşlar da DSA'nın ihlal edildiğini düşündükleri takdirde buraya şikayette bulunabilirler.

DSA herkesin korunmasını nasıl sağlıyor?

DSA kapsamında, özellikle büyük çevrimiçi platformların, hizmetlerindeki yasa dışı veya zararlı içeriği önlemek için uygun önlemleri aldıklarını düzenli olarak göstermeleri gerekmektedir. Bu amaçla, örneğin, hangi risklerin mevcut olduğunu ve platformun bunlara nasıl yanıt verdiğini gösteren risk raporları sunmalıdırlar. Almanya'daki Federal Ağ Ajansı veya Avrupa Komisyonu gibi çeşitli kurumlar, hizmetlerin yükümlülüklerini uygun bir şekilde yerine getirip getirmediğini kontrol eder.

DSA'nın Almanca çevirisi 102 sayfadan oluşmaktadır. Bu da zaten yönetmeliğin çok kapsamlı bir kurallar bütünü olduğunu göstermektedir. Burada DSA'nın İnternet kullanımımızı nasıl etkilediğine dair üç örnek vereceğiz. Burada bahsedilen örneklere ek olarak, DSA'dan etkilenen birçok başka konu da var. Bunlar arasında örneğin veri koruma, algoritmik tavsiye sistemleri ve manipülatif tasarım unsurları (karanlık modeller olarak adlandırılan) yer almaktadır.

Nefret söylemi
Nefret söylemi ilemücadeleDSA'nın kendisi tarafından değil,"İnternette Yasadışı Nefret Söylemi ile Mücadele için Davranış Kuralları+" tarafından düzenlenmektedir. Bu Davranış Kuralları Ocak 2025'te DSA 'ya entegre edilmiştir. Kurallar 2016 yılında orijinal haliyle geliştirilmiş ve Facebook, TikTok ve YouTube gibi birçok büyük çevrimiçi platform tarafından imzalanmıştır. Kurallar, örneğin, yasadışı nefret söyleminin 24 saat içinde kaldırılmasını öngörmektedir. Platformlar ayrıca yasadışı nefret söylemine karşı uygun konseptler geliştirmek için sivil toplum gibi uygun kuruluşlarla birlikte çalışmalıdır.

Dezenformasyon
DSA, dezenformasyon söz konusu olduğunda, bir süredir yürürlükte olan bir davranış kuralına da atıfta bulunmaktadır."Dezenformasyonla Mücadele için DavranışKuralları" 2018'den beri yürürlükte olup 2022'de yeniden gözden geçirilmiş ve güçlendirilmiştir. Şubat 2025'ten bu yana, bu davranış kuralları artık resmi olarak DSA'ya da entegre edilmiştir.
Davranış Kuralları, çevrimiçi platformların dezenformasyonun yayılmasına karşı uygun önlemleri almasını şart koşmaktadır. Ayrıca platformlarındaki riskler ve bunları nasıl en aza indirmeyi planladıkları hakkında düzenli olarak rapor vermelidirler.

Çocukları ve gençleri korumaya yönelik tedbirler
DSA'nın önemli bir noktası da çocukların ve gençlerin internet ortamında korunmasıdır. DSA'ya göre, çocuklar tarafından kullanılan tüm çevrimiçi platformlar, onları korumak için uygun ve orantılı önlemler almalıdır. Bunun bir örneği, reşit olmayanlar içinen üst düzeyde gizlilik ve güvenlik sunan hesapların sağlanmasıdır. Platformların ayrıca çocukların kişisel verilerini onlara reklam göstermek için kullanmasına izin verilmez. Bu konuyla ilgili daha fazla bilgiyi"Yeni Dijital Hizmetler Yasası çocuklar için ne anlama geliyor?" başlıklı makalemizde bulabilirsiniz.

DSA ve çocukların ve gençlerin korunmasını nasıl garanti altına aldığı hakkında daha fazla bilgi Avrupa Birliği'nin "Dijital Hizmetler Yasası (DSA) nedir?" başlıklı yayınında bulunabilir.

DSA gerçekten ifade özgürlüğünü kısıtlıyor mu?

Son zamanlarda DSA'nın Avrupa'da ifade özgürlüğüne yönelik sansürün temeli olduğu iddiaları tekrarlanmaktadır. Avrupa'da internete sansür uygulandığı iddiası, Facebook, Instagram, Threads ve WhatsApp platformlarını işleten Mark Zuckerberg'in bir video mesajında çok belirgin bir şekilde dile getirildi. ABD Başkan Yardımcısı da Şubat 2025'te Münih Güvenlik Konferansı'nda eleştirel yorumlarda bulunmuş ve AB'nin sosyal medyada istenmeyen içeriklerin yayınlanması halinde kendi nüfusunu kapatmakla tehdit ettiğini öne sürmüştür.

DSA'nın hangi içeriklerin platformlardan silinmesi gerektiğini belirttiği doğrudur. Ancak bu sadece nefret söylemi, dezenformasyon ve reşit olmayanların istismar edici görüntüleri gibi yasadışı içeriklerle ilgilidir. DSA'nın hiçbir yerinde fikir yazıları gibi normal içeriklerin silinmesi gerektiği belirtilmemektedir. Hakaret, şiddet çağrısı ve nefrete teşvik gibi yasadışı içeriklerin ifade özgürlüğü kapsamında olmadığı ve dolayısıyla bu içeriklerin her yerde engelsiz bir şekilde yayılma hakkının bulunmadığı gerçeği, Almanya ve AB'de uzun süredir yerleşik bir uygulamadır ve DSA'nın yeni bir gerekliliği değildir.

Tartışmalarda pek değinilmeyen önemli bir nokta: DSA aynı zamanda kullanıcıları içeriklerinin ve hesaplarının keyfi olarak silinmesine karşı da korumaktadır. DSA, platformları içeriğin neden kaldırıldığını şeffaf bir şekilde belirtmekle yükümlü kılmaktadır. İçerik sadece kısıtlanmış olsa bile (örneğin daha az erişim nedeniyle veya para kazanma dışında bırakılmışsa), platform eylemlerini kullanıcılara gerekçelendirmelidir. Ayrıca DSA, platformların kullanıcıları karara karşı kendilerini savunmak için sahip oldukları seçenekler hakkında açık ve şeffaf bir şekilde bilgilendirmelerini zorunlu kılmaktadır. Örneğin, dahili bir şikayet yönetimi prosedürü, mahkeme dışı uyuşmazlık çözümü veya yasal yollar yoluyla. Dolayısıyla, içerik silinirken gerçekten bir hata yapılmışsa, DSA AB vatandaşlarının buna karşı kendilerini savunabileceklerini garanti eder. Önemli: İçeriğin derecelendirilmesi ve silinmesi her zaman platformların kendileri tarafından gerçekleştirilir. Ne Avrupa Komisyonu ne de Federal Ağ Ajansı internetteki içeriği silme yetkisine sahiptir.